AĞAÇLAR SADECE DOĞANIN SÜSÜ DEĞİL

Evrenimizdeki her varlığın bir yaratılış sebebi ve görevi vardır. Bitki, ağaç, orman diye söz edip geçtiğimiz canlıların arasında aslında komplike bir iletişim ağı olduğu ispatlanmıştır.

Ekolojist Suzanne Simard laboratuvar ortamında çimlendirilen çam ağacı tohumlarının birbirine karbon transferi yaptığını gördü. Doğal ortamında Huş ve Köknar ağaçları da karbon, azot,fosfor, su transferi yapıyordu. Ağaç altlarında gördüğümüz mantarların ise altında yüzlerce metrelik bir iletişim ağı olduğunu ve bu ağ ile sürekli besin alışverişi yaptıklarını ve yetişkin ağaçların kendi karbon fazlalıklarını bu mantar ağı vasıtasıyla daha küçük fidanlara gönderdiğini ortaya koydu.Zoolog Wouter van Hoven yaptığı çalışmalarda Akasya ağaçlarının zürafaların ağaç yapraklarını yediği sırada diğer ağaçlara haber verdiğini ve bu ağaçların zehirli bir kimyasal salgıladıklarını bulmuştur. Bitkilerle ilgili daha bir çok çalışma vardır.

Bilimsel olarak ormanlar sadece ağaçlar topluluğu değil kendi içinde muazzam mekanizması olan komplike bir yapıdır, yeter ki dışarıdan bir müdahale olmasın.

Eskiden dervişler ormanda kuru odunları kesecekleri zaman, baltalarını sararak giderlermiş ormana, diğer ağaçlar ürkmesin diye. Ağaçlar yaşadığımız ortamın sadece bir süsü değil doğanın olmazsa olmazı ve algısı, tepkisi olan canlılarıdır. İnsanlara oksijen sağlamasının dışında, enerji alış verişinde de çok önemlidir.Bir ağaca sarıldığınızda size vereceği pozitif enerji sayesinde mental sağlığınızda da iyileşme olur. İnsanın enerji alanıyla bir ağacın enerji alanı birleştiğinde topraklanır ve pozitif bir enerjiyle mutlu olursunuz.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda ağaç deyip geçmemek, onun bir yaprağına bile zarar vermemek temel ilkelerimizden olmalı.Bitkisiyle, hayvanıyla, insanıyla bir bütün olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız.