Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu, 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi hizmet binası bahçesinde “depreme duyarlılık” sergi açtı. Serginin açılışına katılan TMMOB’a bağlı odaların temsilcileri ile oda üyesi mühendisler ve mimarlar deprem konusunda alınması gereken önlemler, Balıkesir’in imar yapısı ve imara açılan yeni alanlar ile bina yapımlarındaki yanlış, denetimsizlik konularındaki düşüncelerini paylaştılar.
BALIKESİR’DEKİ ZEMİN
SIVILAŞMASINA DİKKAT!
İlk olarak konuşan, Jeofizik Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Akın Adıgüzel, Balıkesir de yapılaşmanın yaklaşık olarak yüzde 80’ i ovaya kurulu olduğunu hatırlatarak ovadaki tarım arazilerinde zemin sıvılaşmasının olabileceğini, örneğin 6 büyüklüğündeki bir depremin 7-7,5 büyüklüğünde etki yapabileceğini söyledi ve buna zeminin büyütme etkisi diyoruz dedi. Zemin sıvılaşması olan yerlerde depremin etkisinin artmasını zemin büyütmesi faktörüyle açıklıyoruz.
Ayrıca zemin sıvılaşmasının olması için jeolojik olarak kil, kum silt ve suya doygun zeminler olması gerekir. Bu tip zeminler Alivyon olan ovalarda yer almaktadır. Meslektaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre, Balıkesir ovasında yapılan sismik kırılma çalışmalarında kısmen bazı yerlerde zemin sıvılaşmasının olabileceğini söylemektedirler.
Balıkesir Ovasının bazı kesimleri suya doygun tarım alanı olup bunların bir kısmında sismik kırılma çalışmalarında zemin sıvılaşmasının olabileceği görülmektedir. Ancak Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı Mikro Bölgelendirme raporunda hiçbir alanda zemin sıvılaşması çıkmıyor. Balıkesir Kent Konseyi ile TMMOB İKK nın 15 Nisan 2023 tarihinde düzenlediği Konferansta Süleyman Demirel Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Doç.Dr Osman UYANIK hocamızın belirttiği üzere sadece tek başına killerde bile zemin sıvılaşmasının olabileceğini belirtmişti. Dolayısıyla Balıkesir de Jeofizik Mühendisleri olarak Zemin sıvılaşma analizleri çalışmalarının yeniden gözden geçirilmesini tavsiye ediyoruz.
Adıgüzel sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Biz yer bilimciler jeoloji ve jeofizik mühendisleri yer yapı ilişkisini önemsiyoruz. Özellikle depremlerde yapının nasıl davranacağı konusunda zemin parametrelerini bizler belirliyoruz. Yıllardır tarım alanlarının imara açılmamasını söyledik. Kongreler ve kent sempozyumlarında bunu dile getirdik. Ancak son 20 senede değişen bir şey olmadı. Balıkesir merkezinde sağlam kayalar var sağlam olan bu alanlara imar açılmalıdır.
Diğer bir konu denetim konusu, Hala daha birçok ilçe belediyemizde jeoloji ve jeofizik Mühendisleri istihdam edilmiyor. Karesi, Burhaniye, Manyas ve bazı ilçe Belediyelerinde Jeofizik Mühendisi istihdam edilmiyor. Takdir edersiniz ki hiçbir mühendislik dalının çalışmaları bir diğer mühendislik dalıyla denetlenemez. Jeofizik Mühendisinin çalışmalarını jeoloji mühendisine imzalatılıyor, denetletiliyor. Bu bilimsel ve kanuni olarak ta doğru değil. Bazı Belediyelerde İnşaat Mühendisleri yer bilimcilerin raporlarına imza atıyor. Kesinlikle buna karşıyız doğru değil, bundan vazgeçilmeli. Hiçbir meslek bir diğerinin raporunu kontrol etmemeli.
Tarım alanları Balıkesir’de imara açılmamalıdır. Balıkesir de zayıf zeminlerde yüksek katlı binalar az ancak büyük magnitütlü depremler 1 ve 2 katlı binayı da yıkabiliyor. Balıkesir’in kuzeyinden Balıkesir fayı geçiyor. Yıllardır suskun olan bu fay harekete geçerse ovayı silkeler 1 katıda yıkar 4 katıda yıkar. O nedenle Tarım alanları Balıkesir’de imara açılmamalıdır. Sağlam Kayaların olduğu alanlar tercih edilmelidir. Balıkesir ve çevresinde Sağlam Kaya olan arazilerimiz fazlaca vardır.
Son olarak Balıkesir de Jeofizik Mühendisleri olarak meslek alanımız içerisinde teknik anlamda bu kentin depreme hazırlanmasında katkıya her zaman hazırız.
“MÜTEAHHİTLİK YASASI
BİR AN ÖNCE ÇIKMALI”
Daha sonra konuşan İnşaat Mühendisi Cengiz Arabacı ise inşaat mühendisi yada mimar olmayanların kesinlikle müteahhitlik yapmaması gerektiğini savundu. Arabacı; “Nasıl ben ameliyat olmak için kasaba gitmiyorsam inşaat yaptıracak olanda başka yere gitmemeli. Müteahhitlik kanunun bir an önce çıkmalı” ifadelerini kullandı.
“24 YIL SONRA HALA AYNI
ŞEYLERİ KONUŞUYORUZ”
İnşaat Mühendisleri Odası Balıkesir Şube Başkanı Zeki Büyükerdoğmuş ise 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinde 24 yıl sonra yaşanan 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin sonuçlarına bakılacak olursa hiçbir ders çıkarılmadığını ifade etti.
Şube Başkanı Büyükerdoğmuş, özetle şunları söyledi: “17 Ağustos depreminin 24 yılında söylenecek sözlerin söylendiği, yapılacak işlerin yapılmadı bir dönemdeyiz. Bu acının üzerinde 6 Şubat felaketi yaşandı ve üzerinden 6 ay geçti. 24 yıl sonra bile yönetmeliklere uyulmadığı, yanlış malzeme hatalı işçilik gibi denetimsizlikleri konuşabilmekteyiz. Hala şantiye şefliğinin önemi anlaşılamamıştır bu bizi üzmektedir. Şantiye şefliğinin kağıt üzerinde kalması bina sahiplerinin müteahhitlik bilgisi olmayan ustaların insafına bırakması anlamına geliyor. Taşeron ve ustalarında kayıt altına alınarak sorumlukların paylaşmasından yanayız.
Ortaya çıkan can ve mal kayıplarının nedeni olarak depremlerin büyüklüğüne bağlanması alınması gereken önlemleri almayan, bilime ve mühendislik kurallarına kulaklarını tıkayan zihniyetin sığındığı bahanedir. Böyle gittiği sürece daha çok can kayıpları maalesef kaçınılmaz olacaktır.”
KENTİ İÇİNDEN GEÇEN DİRİ FAYLARDA
FAY SAKINIM BANDI OLUŞTURULMALI
Etkinlikte düşüncelerini paylaşan bir diğer isim Jeoloji Mühendisi Tülay Özden Gürsel ise kenti içinden faylarda fay sakınım bandı oluşturulması gerektiğini söyledi. Tülay Özden Gürsel, zemin sıvılaşmalarına ve belediyelerdeki denetimsizliğe dikkat çekerek şunları dile getirdi: “Fay hattında sakınım bantlarının oluşturulması konusunda bir şeyler söylemek isterim. Fayın üzerine yapı yapılmamalı yada yakın çevresine yapı yapılmamalı. Merkezde bizim sıvılaşma çıkıyor ama Körfez Bölgesinde ciddi sıvılaşmalar var. Şimdiye kadar yapılar bir önlem alınmadan yapılıyordu. 6 Şubat’tan itibaren belediyelerinde baskısıyla iyileştirme çalışmaları yapılmaya başlandı. Ciddi bir iyileştirme yapılmayan stok var. Zemin etütleri konusunda merkez belediyeler kontrollü gidiyor ama birçok ilçede denetçi yok. Yerinde denetim yok, rapor denetimi yok sadece imza prosedürü yerine getiriliyor. Buda ciddi bir sıkıntı. Denetim anlamında her mesleğin kendi meslektaşlarının denetlemesi bu anlamda bir husus.”
“BALIKESİR’DE BİNALARIN ORTASINDAN
GEÇEN FAY HATLARI VAR”
Makine Mühendisi Bilal Barsbey ise zemin sıvılaşması ve fay hatları üzerine bina yapmaktan kaçınılması gerektiğini ifade ederek Balıkesir’de bazı binaların ortasından geçen fay hatları olduğunu söyledi.
Değişimin önce zihniyette başlaması gerektiğini ifade eden Barsbey, “Biz yıllar kamu binaları ve TOKİ’lerin denetlenmediğini görüyoruz mesleki odalar olarak. Nasıl belediyeler 3 katlı binaya pösteki saydırıyorsa belediyelerin bahsettiğim binalara uğradığını zannetmiyorum. Devlet örnek olacak ki bizim onun izinde gideceğiz veya yasasından çıkmayacağız.
Ayrıca geçen bir fay hattına baktım. Değirmen Boğazından geçen fay hattının 2. Sakarya’dan başlayıp, Kuvay-i Milliye ye giden binaların ortasından geçtiğini gördüm. Çok yakınından yani insan görünce irkiliyor. Oraya bu binaların yapılması doğru mu? Diyorlar ki 10 katlı, 20 katlı, 30 katlı binada yapabilirsiniz. Statiğini, betonermesini iyi hesapladıktan sonra. Niye riske giriliyor. Niye oraya yapıyorsun kardeşim bunu. Ya ovaya yada fay hatlarına yapılıyorlar. Devlet bu zihniyetle nasıl yürüyor nasıl bizi yürütüyor anlamıyorum.
Biz ne yaparsak yapalım devlet yanımızda olmazsa gideceğimiz yol bir karıştır” dedi.
“BİZLERİ DİNLEMEDİLER VE
BİLİM DIŞI BİNALAR YAPTILAR”
Son olarak konuşan Mimarlar Odası Balıkesir Şube Başkanı Betül Dikici de mühendis ve mimarların sözüne kulak tıkayanların, bilim dışı ve fay hattı üzerine binalar yapılmasının sonucunun ağır olduğunu söyledi. Dikici, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Marmara Depremin ardından 24 yıl sonra Kahramanmaraş depremi gerçekleşti. Aradan geçen onca zamanda halen bizlerin dinlenmemiş olması bizleri son derece üzüyor. Fotoğraflardan da gördüğünüz üzere yapısal anlamda yıkılan binaların yıkılma nedenleri hep aynı. Aradan geçen yıllar sonrasında bile bizleri dinlemediler ve bilim dışı binalar yaptılar. Biz hataların neler olduğunu söyledik.
Yönetmeliklerin böyle olmaması gerektiğini, bina denetimlerinin meslek odalarıyla birlikte yapılması gerektiğini söyledik. Tarım alanlarının, yapılaşmaya uygun olmayan alanların imara açılması en büyük risklerden birisi. Umarız bundan sonra gerekli adımlar atılarak, işlerin doğru yapılması için çalışmalar kısa zamanda başlar” dedi.
Haber: İlkan Toprak
Yorum yapın