Önceki yazımda sanal ilişkilerin ve sanal arkadaşlıkların yüzeyselliğinden, bomboş oluşundan bahsetmiştim…

Gerçek ilişkilerin emek, içtenlik, paylaşım, samimiyet istediğine ve en önemlisi de sevgiyle beslendiğine değinmiştim. Bunun devamı olarak bugün de yapmacık ilişkilerden ve yapmacık insanlardan bahsetmek istedim…

Yapmacıklık; samimiyetten yoksun, basit insanlara özgü bir davranıştır, daha doğrusu bence bir davranış bozukluğudur…

Hepimizin etrafında, çevresinde yapmacık insanlar vardır ya da en azından yaşamın içinde o türden insanlara kim bilir kaç kez denk gelmişizdir. Bu tip insanlarda samimiyet ve içtenlik yoktur. Yapmacık insanlarla iletişim asla güvene dayalı olmaz, içinde sevgi yoktur…

O yüzden özenle uzak durmak da fayda vardır yapmacık ilişkilerden ve insanlardan…

İnsanlara hissettiğimiz gibi davranmak aslında hem en kolayı hem de en doğrusudur. Yapmacık olmak yorucudur. Çünkü kendimiz gibi davranmamak ve davranışlarımızın doğal değil de zorlama olması bizi hem kasar hem de olabildiğince yorar. Elbette istisnai durumlarda ortama uyum sağlamak için bu şekilde davrandığımız anlar olmuştur zaman zaman…

Ancak abartmadan, alışkanlık haline getirmeden sadece durumu kurtaracak kadar ve sosyal olmak adına bazen farklı davranılabilir…

Hiç hoş olmayan durumlardan biridir aslında karşınızdaki kişinin size yapmacık davrandığını bilmeniz ve hissetmeniz. Böyle hissettiğiniz zaman ya onunla bir olup rol yapmaya devam ederek ilişkiyi sürdürürsünüz ya da o kişiye gereken mesafeyi koyup ondan uzaklaşırsınız. Şahsen ben en doğrusunun ikinci seçenek olduğuna inananlardanım. Yapmacık kişilerden ve samimi olmayan ilişkilerden uzak durulması taraftarıyım. Çünkü samimi, içten, abartılı olmayan ilişkilerden aldığımız enerji ruhumuza da iyi gelir…

Ne demiş Mevlana; “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!..”