Ülkece narsist bir yönetim şekliyle yönetiliyoruz. Narsist demek; Yükseltilmiş özgüven ile kendilerini sürekli diğer insanlardan üstün görmesiyle ortaya çıkan bir kişilik bozukluğuna sahip bireyleri tanımlamak için kullanılır. Diğer insanlara göre kendilerini üstün görürler. Narsistik kişilik bozukluğu taşıyan bireylerin çoğunluğu yükseltilmiş özgüven ve kendilerine besledikleri çarpıtılmış hayranlık ile yaşamlarını sürdürür.

 

Çoğunlukla ben merkezci kişilik özellikleri ile beraber empati yoksunluğu, kişiliği fazlasıyla abartma başarıya ve güce bağımlı davranışlarla kendilerini belli ederler. Hiçbir ilgi alanı olmadığı konularda her şeyi bilen ve tecrübeye sahip hal ve hareket sergilerler. Devlet yönetiminde bu çoğu zaman başarısızlıklarını ört bas etmek için kullanılan bir metottur. Yeri gelir ekonomist olurlar yeri gelir bilim insanı olurlar en büyük silahları din tüccarlığıdır.

 

Emekliler simit satsın

 

Hepimizin emeklilik hayalleri vardır. Çoğu insanımız onca yıl çalıştım artık dinlenme ve rahat etme zamanım geldi diye düşünür. Sakin bir Ege kasabasına yerleşme hayalleriyle dingin bir yaşam isterler. Bir kısmı büyük şehirlerden memleketine dönme, köyüne yerleşme ve ata topraklarını ekip biçme hayalleri vardır. Emeklilere reva gördükleri ücretle bırakın hayallerini yaşamayı yol parasına yetmeyecek durumdadır. Devlet yetkilileri; başka işlerde çalışsınlar, simit satsınlar diye önerilerde bulunuyorlar. Banka promosyonlarından medet umuyorlar.

 

Türkiye'de toplam emekli sayısı 15.851.244 kişi. Yaşlılık aylığı alan emeklilerin sayısı 8 milyon. Emeklilerin yüzde 61'i işçi. Emekli olup çalışmak zorunda kalan yüzde 61 oran “emeklilik mezarda” sözünü teyit eder nitelikte. Emekliye 10.000 TL promosyonu büyük bir iş gibi pazarlıyorlar. 3 Yılda 10.000 Lira paradan bahsediyoruz. Ayda 277 Lira günde 9 TL. Günde 1 ekmek bile alınamayan parayı utanmadan iş yapmış gibi konuşuyorlar. İşin enteresan yanı bu parayı devlet olarak vermiyorlar. Adı üstünde banka promosyonu.

 

Emekliler konusunda daha çok yazacağım.

Çünkü ülkenin yaklaşık yüzde yirmisini oluşturan bir kitleden söz ediyoruz. Yok sayılan, açlığa ve sefalete terk edilen yıllarca emekli olma hayaliyle çalışmış çabalamış bir kesimden bahsediyoruz. Eski emekliler bilirler; emekli olunca evimizi ve arabamızı alabildiğimiz günlerden geçinmek için “simit satsınlar” önerisine kadar geldik.

 

Kulağımıza fısıldanan bir ezanla dünyaya geldik, imamın cami hoparlöründen okuduğu sela ile hayata veda edeceğiz. Ömrümüzün son demlerini insanca yaşayacağımız emeklilik hayallerimizi çaldınız. Bir gün o musalla taşına yattığınızda imam: “haklarınızı helal ediyor musunuz?” diye sorduğunda kaç kişi “ediyorum” diyecek merak ediyorum.

Sağlıcakla…

Damga gazetesinden alıntıdır.

 

 

Saygılarımla

Osman Köse